Duyurular
Danıştay, Derneklerin Risk Gruplarına Ayrılarak Denetlenmesini Düzenleyen Yönetmelik Hükümlerini İptal Etti
Danıştay 10. Dairesi, İfade Özgürlüğü Derneği tarafından açılan iptal davası sonucunda, 21 Ekim 2021 tarih ve 31635 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Dernekler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesiyle Dernekler Yönetmeliğine eklenen Ek 1. maddenin 1. fıkrasının 3., 4., 5. ve 6. cümleleri ile 2.,3. ve 4. fıkralarının ve Ek 3. maddenin iptaline karar verdi. Ek 1. maddenin 1. fıkrasının 1. ve 2. cümlelerinin iptali taleplerini ise reddetti.
2021/6971 Esas ve 2025/2774 Karar sayısıyla, 28 Mayıs 2025 tarihinde karara bağlanan dosya hakkında İfade Özgürlüğü Derneği’nin 24 Temmuz 2025 tarihli duyurusuna buradan ulaşabilirsiniz.
İptal Edilen Düzenlemeler Ne Getiriyordu?
Dava konusu düzenlemeler, derneklerin İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadele kapsamında risk analizine tabi tutulmasını ve bu analiz sonucunda yüksek, orta ve düşük risk gruplarına ayrılmasını öngörüyordu. Ayrıca bu kriterlerin her yıl gözden geçirileceği de hükme bağlanmıştı. Risk analizi sonucunda oluşturulan bu gruplandırmaya göre denetim programları hazırlanması, risk düzeyine göre denetim sıklığının ve denetimden sorumlu kamu görevlilerinin belirlenmesi düzenlenmekteydi. Ek Madde 3 ile de risk düzeylerine göre derneklere eğitimler ve çalıştaylar düzenlenmesi hüküm altına alınmıştı.
Yönetmeliğin İptal Edilen Maddeleri
Ek madde 1’de yalnızca vurgulu cümle ve fıkralar iptal edilmiştir. Ek Madde 3’ün tamamı iptal edilmiştir.
Risk analizi ve denetim (Ek: RG-21/10/2021-31635)
Ek Madde 1 – Denetimlerin risk analizlerine göre yapılması esastır. Genel Müdürlükçe derneklere yönelik suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadele kapsamında risk analizi yapılır. Derneklerin risk grupları yüksek, orta ve düşük olarak belirlenir. Risk analizi için belirlenen kriterler elde edilen yeni bilgiler doğrultusunda her yıl gözden geçirilir ve değerlendirilir. Yüksek ve orta risk grubunda yer alan dernekler için denetim programları hazırlanır ve bu dernekler İçişleri Bakanı veya mülkî idare amiri tarafından kamu görevlilerine denetletilir. Risk analizi yapılmasına ve derneklerin denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar Genel Müdürlükçe belirlenir.
Düşük risk grubunda yer alan derneklerin mülki idare amirlerince denetletilmesi ise adli ve idari mercilerden gelen talepler veya diğer şikâyetler veya beyanname, bildirimler ve benzeri hususlar üzerinden yapılan değerlendirmeler sonucunda gerekli görülmesi halinde yapılır.
Yüksek, orta ve düşük risk grubuna giren derneklerin denetimi Bakan tarafından İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişleri veya dernekler denetçileri vasıtasıyla gerçekleştirilir.
Mülki idare amirleri tarafından yaptırılan denetimlerde, öncelikle sivil toplumla ilişkiler birimlerinde görevli olanlar olmak üzere, mülki idare amirliklerinde istihdam edilen kamu görevlilerinin görevlendirilmesi esastır. Ancak mülki idare amirince gerekli görülmesi halinde, diğer kurum ve kuruluşlardaki kamu görevlileri de derneklerin denetimlerinde görevlendirilebilir.
Rehberlik ve geri bildirim
Ek Madde 3 – (Ek: RG-21/10/2021-31635) Genel Müdürlük tarafından derneklerin, dernekler mevzuatı çerçevesinde tabi oldukları yükümlülüklere uymaları ve terörizmin finansmanı risklerine karşı farkındalıklarının artırılması, iyi uygulamaların paylaşılması, tavsiye ve geri bildirimlerin alınması amacıyla derneklere bulundukları risk düzeyleri ile orantılı bir şekilde eğitim programları ve çalıştaylar düzenlenmesi sağlanır.
Danıştay’ın Gerekçesi: Kanuni Dayanak Yok ve Düzenlemeler Hukuki Güvenlik ve Belirlilik İlkelerine Aykırı
Danıştay, söz konusu düzenlemelerin Dernekler Kanunu’nda açık ve yeterli bir yasal dayanağının bulunmadığını, bu nedenle hukuk devletinin temel unsurlarından olan hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırılık taşıdığını belirterek düzenlemelerin iptaline karar vermiştir.
Kararda öne çıkan başlıca hususlar şunlardır:
- Danıştay Savcısı, davaya ilişkin görüşleri kapsamında, risk değerlendirmesi kavramının Dernekler Kanunu’nda sadece denetim aralıklarının belirlenmesi amacıyla yer almakta, fakat bu değerlendirmenin içeriği, ölçütleri ve uygulama biçimine ilişkin herhangi bir açıklık bulunmadığını ifade etmiştir. Yönetmelikte yapılan düzenlemeler ise, derneklerin risk gruplarına ayrılması, bu ayrım temelinde farklı denetim rejimlerine tabi tutulması ve denetim yetkilerinin farklı şekilde kullanılmasını öngörmektedir. Bu durumun kanunla belirlenmesi gereken esaslı müdahaleler içerdiği belirtilmiştir.
- Danıştay 10. Dairesi, gerekçeli kararında, risk analizinin kim tarafından, hangi kriterlere göre ve hangi usulle yapılacağının belirsiz bırakıldığını, bu analizlerin esaslarının yalnızca yönetmelikle değil, doğrudan idarenin takdiriyle, Genel Müdürlük eliyle belirlenmesinin keyfiliğe açık ve hukuki güvenliği zedeleyici olduğunu, kriterlerin her yıl yenileneceği de göze alındığında düzenlemelerin idarenin keyfi uygulamalarına yol açabileceğini ifade etmiştir. Kararla birlikte, Ek Madde 3’te yer alan ve derneklere risk düzeylerine göre eğitim ve çalıştay düzenlenmesini öngören hüküm de iptal edilmiştir. Mahkeme, bu düzenlemenin de temelde risk analizine dayalı gruplandırmaya bağlı olduğunu ve dayanak normların iptaliyle bu düzenlemenin de iptalinin gerektiğini belirtmiştir.
Sonuç olarak anılan düzenlemelerin iptaline karar verilmiştir.
Bununla birlikte, Ek 1. maddenin birinci fıkrasındaki ilk iki cümlede yer alan “denetimlerin risk analizlerine göre yapılacağı” ve “Genel Müdürlük tarafından derneklere yönelik suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerinin aklanması ve terörizmin finansmanıyla mücadele kapsamında risk analizi yapılacağı” yönündeki düzenlemelere ilişkin iptal talepleri Danıştay tarafından reddedilmiştir. Mahkeme, bu hükümlerin Dernekler Kanunu’na dayandığını ve hukuka aykırılık taşımadığını belirtmiştir.
Karar Ne Anlama Geliyor?
Danıştay, dernek faaliyetlerinin hukuka uygunluğunu gözeten denetim mekanizmalarının, hukuki öngörülebilirlik ve anayasal güvencelerle uyumlu biçimde yürütülmesi gerektiği bir kez daha vurgulamıştır.
Ayrıca karar, kamu idaresinin, Anayasa ve kanunlarda açıkça tanımlanmamış yetkileri kullanarak idari düzenleme yapamayacağını ve bu tür müdahalelerin temel haklar üzerindeki etkilerinin yargı denetimine tabi olduğunu göstermektedir.