Haberler
Bağış Grupları: Bağışçılığa Demokratik Katılım ve Kolektif Etki
Temel insani ihtiyaçların giderilmesinde gözlerin hükümetlerden daha çok bireysel ve kurumsal bağışçılara çevirildiği bir zamanda yaşıyoruz.Sosyal ve ekonomik eşitsizliğikamçılama, adaletsiz bir şekilde kaynak dağıtımını teşvik etme, vatandaşlar arasında asimetrik ilişkiler yaratma, elit kontrolünü güçlendirme gibi bağışçılığın demokratik olmayan yanlarının çok daha iyigözden geçirilip bağışçılığın rolünün sosyal değişime veherkes için yaşam kalitesinin iyileştirilmesine katkı verecek şekilde tanımlanması ve reformeedilmesinin gerekliliği üzerine günümüzde çok daha fazlakonuşuyoruz.
Bu tartışma içindeönerilen demokratik formlardan bir tanesi de bağış grubu. Giving circle olarak bilinmekte olan bağışçılar grupları Türkiye’de işleyebilir mi? Bu bağışçılığa demokratikkatılım imkanı yaratır mı? Grup üyelerinin diğer kişilerin ihtiyaçları ve sorunlarıyla kendilerini özleştirmelerineyardımcı olur mu? Daha fazla kişinin ve normalde kaynaklara erişimi kısıtlı olan grupların desteklenmesini sağlar mı?
Bu sorulara yanıt aramadan önce bağış grubunun ne olduğunabakmakta fayda var. Bağış gruplarıtoplumsal çalışmaları desteklemek için kaynaklarınıbirleştiren ve daha sonra bu kaynaklarların nasılkullanılacağına birlikte karar veren bireylerinoluşturduğu inisiyatifanlamına geliyor. Bunun da ötesinde gruplar, düzenli toplantılar ve etkinliklerdüzenleyerek üyelerinin toplumsal konular hakkında farkındalık kazanmalarına vegönüllü çalışmalara katılımlarına imkan veriyor.
Bağış gruplarının ABD ve Avrupa ülkelerinde yaygın göstermesinin nedenlerindenbiri şu: geleneksel bağışçılıktan modern bağışçılığa geçildiği son yüzyılda büyük bağışçı kurumların etkisiyle sektörel çizgileretrafında bölünmüş, bağışçıların hibe alıcılarından uzaklaştığı ve aşırı profesyonelleşmenin olduğu bir alan ortaya çıktı. Yeni filantropi hareketinde ise bireylerinkılavuzluğu öne çıkartılıyor, farklı paydaşlar ve sektörler arasında işbirliğiönemseniyor, hibe alıcısı yerel kuruluşlarla ortaklıklargeliştiriliyor, geleneksel yöntemler yerine pratikve yenilikçi bağış vegönüllülük yöntemleri kullanılıyor, tabandan gelen ve girişimci çözümönerilerine odaklanılıyor. Bu dönüşüm ortamı içinde bağış grupları, bireylerin toplumsal sorunlarınçözümünde daha aktif rol oynama ve sonuç temelli çalışmalarasosyal yatırım yapma isteklerinden doğuyor.
Bağış grupları var oldukları yerlerde farklı yapı ve kimlikler kazanabiliyorlar.Kimi zaman küçük bir arkadaş veya meslaktaş grubu şeklini alabiliyorken, bazen çok daha geniş bir ağa yayılabiliyor ve hatta kurumsal bir yapı altında resmileşebiliyorlar. Bunlardan bazılarında her ay toplanıp üyeler toplanıp 50 dolargibi küçük katkılar vererek fon oluşturuyor ve bu fonubirlikte belirledikleri küçük sivil toplum kuruluşlarına bağışlıyorken daha geniş kapsamlıolan ağlarda giriş ücreti vebağış miktarlarıartabiliyor. Dünyadaki sayısız bağışçıgrupları arasından burada sizlerle bir örnek paylaşmakistiyorum: Londra’da kurulmuş olan The Funding Network (TFN).
Bu ay C.S. Mott Vakfı’nın daveti üzerineTFN’in 10. Yıldönümü kapsamındaki bağış etkinliğine katıldık. Birkaç saat içerisindebeş sosyal değişim projesinin her biri için ortalama 10.000 pound toplandı. Alışık olduğumuz kaynak geliştirmeetkinliklerinden farkını anlamak için bu gecenin öncesindeki çalışmalara ve ağın işleyişine bir göz atmak gerekiyor.
Bundan 10 yıl önce dört arkadaş biraraya gelerek bugün 111 etkinlik organize etmiş, 4.000 bağışçının katkısı ile 590 projeyi desteklemekiçin 4 milyon pound değerinde fon toplamış olan herkese açık bir bağış grubukurdular. Amaçları bilgilendirici, odaklı, sosyal bir grup ortamında başkalarıyla kollektif olarak bağış yaparakbireysel bağışçılıklarının etkisini arttırmaktı.
Kurulduğu günden bu yana TFN bağışçılara ve bağışçı olmak isteyenlere açık bağış etkinlikleri düzenliyor. Bu etkinliklerinhepsinde aynı format takip ediliyor. Bir projenin bu etkinlikte sunulabilmesiiçin bir TFN üyesi tarafından önceden önerilmesi gerekiyor. Etkinlik sırasındaüye bu projeyi neden desteklediğini açıklıyor ve en az 250 poundolmak üzere projeye ne kadar bağış yapacağını açıklıyor. Daha sonra en fazla beş STK (belli birgelirin altında kalan ve fon kaynaklarına ulaşımısınırlı olan) gerçekleştirmek istedikleri 5.000 pound bütçelibir sosyal değişimprojesini 6 dakika içerisinde sunuyor, sonraki 6 dakika içinde konuklarınsorularına yanıt veriyor. Sunumlardan sonra proje sahipleri salondan ayrılıyorve konuklar bağış oturumunadavet ediliyor.
Bu etkinliklerde kimsenin bağış yapması zorunlu değil. Bağış yapmazsa kimse kendisini rahatsız hissetmiyor. Buna rağmen projeler genellikle, eşleştirme bağışlarının da etkisiyle, 5.000 poundluk fon hedeflerini aşıyorlar.Bazen biri çıkıp bundan sonraki bağışların herbirinin iki katını vereceğini söylediğinde çokaz kişi kendini 100, 200 veya 500 pound vermektenalıkoyabiliyor. Ne kadar verdiğinizden bağımsızolarak bir grubun parçası olarak vermek ve toplam katkılarla ortak hedefe ulaşmak son derece motive edici olabiliyor.
Etkinlikler ayrıca konuklara aktivistler vediğer bağışçılarla tanışma, proje sahipleri ile doğrudan ilişki kurma ve çalışmalarınıdaha iyi anlama imkanı da sağlıyor. Diğer yandandiğer bağışçılarla bağışçılıkdeneyimi hakkında konuşma ve birbirinden farklı şeyler öğrenme fırsatı buluyorlar.
Proje seçimi için TFN üyelerinden kurulu birkomite oluşturulduğunu ve buradaprojelerin TFN’in sosyal değişimkritleri ile eğitim, sağlık, suçuönleme, barış tesisi, çevresel sürdürebilirlik,içerilme, ekonomik kalkınma ve insan hakları gibi öncelikli alanlarla uyuşmasına dikkat edildiğini de belirtmek lazım. FonlananSTK’lar belli bir süre içinde fonun etkisi hakkında rapor sunuyor ve buraporlar bağışçılarailetildiği gibi internet üzerinde yayınlanıyor,toplantılarda paylaşılıyor.
TFN’in etkisi sadece etkinlik sırasındatoplanan ve STKlara aktarılan fonlarla bitmiyor. Yapılan değerlendirme çalışmasına göre fonlandırılan projelerin%62’sinde TFN’in katkısı diğer kaynaklardan fon almayı kolaylaştırmış. TFN üyelerinin %51’i TFN aracılığı ile tanıştıkları STK’ları ve projeleridesteklemeye devam ediyor. TFN üyelerinin %66’si TFN’e katılımlarından sonraSTK’lara daha fazla bağış yapıyor.
Dünyanın bir kısmı talep eksenli bağışçılıktan arz eksenli bağışçılığa geçiyor, kurumlar yerine kişilerin ve toplulukların kılavuzluğunu ön planaçıkartıyor. Bir yandan yeni filantropi hareketini destekleyebilecek araçlar vemodeller geliştiriliyor. Türkiye bu geçiş sürecini yaşamamış, çok azsayıda hibe veren kuruluşun ve hibe yönetim uzmanın olduğu, bağışçılığın halen enformal ağlar üzerinden geliştiği bir ülke olarak bağış gruplarının yeşermesi ve sonuç alınması için çokdaha uygun bir ortam sağlıyor. Bağış grupları Türkiye’de STKlara kaynak arttırmanı kolaylaştırabilir,bağışçılığın sadece gelir düzeyi çok yüksek bir kesimle sınırlı kalmamasını ve çok çeşitli gruplara açılmasını sağlayabilir; toplumsal konular vesosyal değişim projelerihakkında bağışçılarınfarkındalığını arttırabilir; bireylerin sadece malikatkı yapmalarının ötesinde STKlarla gönüllülük, danışmanlık vediğer ilişki biçimlerikurmalarını sağlayabilir. Üstelik TFN bu deneyimindünyada yaygınlaşması için ilgili oluşumlara teknik destek sağlıyor.
Siz de bağış gruplarıyla ilgileniyorsanız Türkiye’de benzer bir oluşumu canlandırmak üzere görüş alışverişinde bulunmak için önümüzdeki günlerde düzenlenecek danışma toplantısı için kulağınız açık olsun.